top of page
Psikanalitik Psikoterapi 2.JPG

Online (Çevrimiçi) Psikanalitik Psikoterapi

Mektuptan Ekrana Kısa Tarihçesi ve EtkinliÄŸi

Bu bilgilendirme yazısı pandemi sonrası oldukça yaygınlaÅŸan çevrimiçi psikoterapinin tarihsel baÄŸlamı ve bugün psikoterapi çalışmaları kapsamında kullanımının anlamları hakkındadır.

Psikoterapide mekân olarak ekranın kullanılması

 

Covid-19 Pandemisi ile oldukça yaygın hala gelen çevrimiçi psikoterapi desteklerinin tarihi aslında çok daha öncelere dayanmaktadır. 20. yüzyılın baÅŸlarında aynı mekânı paylaÅŸma ihtimali olmayan terapist ve danışanın mektupla psikoterapi sürecini yürüttüÄŸü örnekler bulunmaktadır. 21. yüzyılda dijital çaÄŸla beraber yaygınlaÅŸan çevrimiçi psikoterapiler belki de mektubun psikoterapi aracı olarak kullanıldığı o dönemlere tarihsel olarak sırtını yaslayabilir. Bugün, aynı odayı paylaÅŸma ihtimali olmayan terapistler ve danışanlar için de psikoterapi çalışmalarını yürütmek mümkündür. [1]

​

Teknolojinin saÄŸladığı imkanların olmadığı yıllarda mektubun kullanılabilmesi yüz yüze olmayan, danışan ve psikoterapistin aynı odada, aynı havayı solumadığında da terapi yapılabildiÄŸini, esas olanın kurulan terapi iliÅŸkisinin saÄŸlıklı bir çerçeveye oturtulması olduÄŸunu gösteren önemli örneklerdir.

​

 Terapi odası gibi bazen boÅŸ bir mektup sayfası da danışanla terapisti bir araya getiren ortak bir mekân haline gelebilir bizzat bugün sahip olduÄŸumuz ekranların bize sunduÄŸu dijital mekanlar gibi…

 2000’li yıllarda Skype’ın yazılımı ile görüntülü görüÅŸme yapabilme ihtimali bir yandan dönem ruhunun da etkisiyle psikoterapi çalışmalarına da tesir etmeye baÅŸladı. Skype aracılığıyla psikoterapi 2000’li yılların başında aynı oda içerisinde danışanla belirlenen bir psikoterapi çerçevesi belirleyerek yürütülen yüz yüze terapiler kadar yaygın deÄŸildi ve kendi içinde handikapları bulunmaktaydı. Her ÅŸeyden önce biliÅŸim teknolojileri bu dönemin hızında, kesintisizliÄŸinde deÄŸildi. Sıkça kesintiye uÄŸrayan internet baÄŸlantıları nedeniyle, görüntülü görüÅŸmeyi bölünmeden ve berrak bir görüntü kalitesiyle yapma ihtimalleri daha zordu. Ancak bir yandan da yaÅŸanan ilde psikoterapi hizmetine ulaÅŸamayanlar, göç etmek durumunda kaldığı için süreci yarım kalanlar, iÅŸ ve yaÅŸam koÅŸulları psikoterapi çalışmalarının devamlılık ve sebat isteyen sürecine uygun olmayanlar elbette her dönem olduÄŸu gibi o dönemde de vardı. Bu dönemde de skype ile yapılan terapilere baÅŸvurulsa da yukarıdaki aksaklıklar zihinlerde çevrimiçi psikoterapinin etkinliÄŸi ve faydası anlamında soru iÅŸaretleriyle beraber geliyordu.

​

Ancak 2010 yılına gelindiÄŸinde 4G teknolojisinin keÅŸfi, görüntülü görüÅŸme uygulamalarının çeÅŸitlenmesi, artık görüntülü görüÅŸmenin sadece bazılarımızın eriÅŸebileceÄŸi lüks bir araç olmaktan çıkması ile “çevrimiçi psikoterapi” destekleri oldukça yaygınlaÅŸtı.

Mart 2020’de dünyaca fiziksel olarak izolasyon gerektiren pandemi süreci baÅŸladığında devam eden ya da baÅŸlamaya niyetlenip bir türlü baÅŸlanamayan psikoterapi çalışmaları böyle bir bilgi & biliÅŸim çağının koÅŸullarının içine yerleÅŸti.

​

 Artık psikoterapi çalışmalarının çevrimiçi bir platformda yapılması akla gelen ama hep de mesafeli yaklaşılan bir seçenek olmaktan çıkıp bir zaruriyete dönüÅŸtü. Peki bu ihtimal köÅŸe başımızda öylece dururken ne oldu da ancak pandemi sürecinde bu denli hızlı bir biçimde içselleÅŸtirilip, yaygınlaÅŸan bir yöntem haline geldi? Bu sorunun ruh saÄŸlığı ile iliÅŸkisi ÅŸöyle kurulabilir: “Bazen yılların getirdiÄŸi alışkanlıklardan vazgeçmek zordur ve o alışkanlık artık yaÅŸamı zora soksa, dönüÅŸtürmeye, deÄŸiÅŸtirmeye ihtiyaç olsa da kendimizi deÄŸiÅŸikliÄŸe direnç gösterirken buluruz.” Kimi zaman kendimizi bize çok iyi gelen ancak geliÅŸimimiz için deÄŸiÅŸtirilmesi gereken bir mekânı ya da iÅŸi deÄŸiÅŸtiremezken bulmaz mıyız? Mutlaka kökten bir deÄŸiÅŸim olmasa da büyümek ya da yola devam edebilmek için en azında bir cesaret karar verip, biraz risk alıp baÅŸka bir ihtimale yola çıkmak gerekir. Tüm bunları zihinsel olarak kabul etsek de “aklım tamam diyor ama gönlüm razı deÄŸil” noktasında takılıp kalırız. Bundan 4 yıl önce çevrimiçi psikoterapiyi yüz yüze psikoterapi ile kıyasladığımızda belki de yaÅŸadığımız tam da böyle bir haldi.  Bazı imkansızlar olduÄŸunda baÅŸka bir ihtimal yanı başımızda dursa da bu örnekte psikoterapi desteÄŸi almamak gibi eskisinden kopamadığımızı, var olan durumdan vazgeçmemek için daha kötü hissettireni seçtiÄŸimizi fark etmeliyiz. Pandemi süreci, mesafeli durulan, ancak dönem ruhunun bir parçası olan “çevrimiçi psikoterapi” imkanını, bu yaratıcı alanı bizlere açtı. Çevrimiçi terapi seçeneÄŸiyle artık psikoterapi desteÄŸine eriÅŸim çok daha kolay ve yaygın hale geldi.  Bir terapistin ofisine gidip yüz yüze görüÅŸme ihtimalimizi elimizden alan pandemi süreci bambaÅŸka bir patikaya daha cesaretle sapabilme imkanını saÄŸladı. Pandemi süreci ile gündelik hayatın koÅŸuÅŸturmasından sıyrılıp bir anda baÅŸ baÅŸa kaldığımız kendilik hallerimiz kimilerimiz için çok da katlanılabilir olmadı. Bir durmak ve bir bakmak ihtiyacı çok daha fazla hissedilir oldu. Bu noktada çevrimiçi psikoterapi ihtimali o sıkışmışlıktan biraz da olsa çıkabilmek, fark etmek, anlamak ve dönüÅŸtürebilme cesareti için alan saÄŸladı. Birkaç on yıldır var olan çevrimiçi psikoterapi seçeceÄŸi bir ihtimalden fazlası çoÄŸu kiÅŸinin hakikati oldu. Bu hakikat sadece danışan için deÄŸil terapistler için de yaratıcı alanlar açtı. Belki de seans odasına benzer bir biçimde danışanlarla ortak bir gerçekliÄŸi paylaÅŸtığımız eski ama yeni bir alana beraberce dahil olduk.

​

Dahil olduÄŸumuz bu yeni dijital mekân daha mı iyi oldu yoksa daha mı kötü?

Bu sorunun yanıtı oldukça öznel ve belki de bunu yanıtlamak için daha fazla araÅŸtırmaya ve deneyime ihtiyacımız var. Uluslararası Psikanaliz DerneÄŸi’nin pandemi sürecinde konuyla alakalı yayınladığı bildiriye göre çevrimiçi çalışmaların en önemli bileÅŸeni danışanların yaÅŸadığı ve anlamak istediÄŸi ruhsal problemlerin mekân olarak ekranların kullanıldığı bir psikoterapi çalışmasına ne kadar uygun olup olmadığı karar verme sürecinde terapistin oldukça ince eleyip sık dokuması gerekliliÄŸidir.[2]  Ancak çok da tartışmaya açık olmayan bir yanıt var. “Oldu.” Birçok farklı ekolde çalışan psikoterapist ve danışan dijital mekânı paylaÅŸma deneyimine beraberce çok hızlıca girdi ve birçoÄŸu sanki bunu yıllardır yapıyormuÅŸ gibi bir rahatlıkla yapmaya ve uyum saÄŸlamaya baÅŸladı.

​

Åžimdi bir an düÅŸünelim pandemi öncesi zoom ile görüÅŸme, ya da zoom kullanma deneyimi ne ifade ederdi? Muhtemelen koca bir bilinmezdi. Bugün, zoom kendi diliyle, kendi iliÅŸki biçimleriyle, teknolojinin sunduÄŸu tüm olanaklarla hayatımızın hatrı sayılır bir yerini kaplıyor. Tüm bu tartışmaların ardından "çevrimiçi mi? Yüz yüze mi?” sorusunun yanıtını baÄŸlamak gerekirse; “hangisi bütünsel olarak içinde bulunduÄŸumuz yaÅŸam koÅŸuluna uygunsa, hangisinde terapi iliÅŸkisinde kendimizi güvende hissedebileceÄŸimiz psikoterapiste ve psikoterapi çalışma yöntemine eriÅŸebiliyorsak, hangisi bizim için sabit bir gün ve zaman içinde sürdürülebilirse en iyisi odur.” diyebiliriz.

​

İki farklı mekânı yani odayı ve ekranı karşılaÅŸtırırken birine tümden iyi diÄŸerine tümden kötü demek “iyi/kötü” sarkacında deÄŸerlendirmek yerine iki farklı deneyim olarak bakmak bir seçenek olabilir. Ancak bu süreç bize ÅŸunu gösterdi ki birçok danışan yüz yüze psikoterapi desteÄŸinde saÄŸladığı faydanın benzerini ve belki de eriÅŸilebilirlik ve sürdürülebilirlik noktasında çok daha verimlisini çevrimiçi psikoterapi ile de saÄŸlayabildi ve saÄŸlamaya devam ediyor. Her ikisinin birbirinden farklı süreçler ve farklı bir psikoterapi çerçevesi gerektirdiÄŸini unutmamak, aklımızın bir köÅŸesinde tutmak bu sürecin nirengi noktası olacak gibi görünüyor.

 

Çevrimiçi terapiler bugün öyle bir noktaya geldi ki içinden geçtiÄŸimiz pandemi süreci bitse de hayatımızda olmaya devam ediyor.  Çevrimiçi psikoterapi, bizlere daha cesaret edebildiÄŸimiz, deneyimleyip memnun kaldığımız, her ÅŸeyden önce psikoterapinin devamlılığını mümkün kılan bir alan açtı.  Yüz yüze terapinin muadili gibi yaÅŸamlarımıza girdiÄŸini savunmak içinde bulunduÄŸumuz dönemin kendi hakikatini reddetmek anlamına gelebilir mi? Bu sorgulamanın yanıtında 21. Yüzyıl’da, dijital çaÄŸda, deÄŸiÅŸen/dönüÅŸen tüm iliÅŸki biçimleri gibi kendi ruhunu psikoterapiye de yansıt gerçeÄŸi de yatsınamaz. Bugün nasıl ki romantik iliÅŸki ihtimalleri için yazılan aplikasyonlardan birileriyle flört etmeyi, sosyal medya hesapları üzerinden dahil olduÄŸumuz topluluklarla sesimizi duyurmayı, satın almak istediÄŸimiz herhangi bir ÅŸey için internet maÄŸazacılığını kullanıyorsak ruhsal olarak yaÅŸadığımız bazı sıkışmışlıklar için de aynı araçları kullanabiliriz. Zira psikoterapi hayatın dışında, ondan bağımsız akan bir süreç deÄŸil, tam tersi hayatın tüm gerçekliÄŸini içine alan, dönem ruhunun getirdiklerini de içeren bir süreçtir. Gündelik hayatın, olaÄŸanın ta kendisidir.

 

​

​

[1] Hanley, T. (2020). Researching online counselling and psychotherapy: The past, the present and the future. Counselling and Psychotherapy Research, 21(3), 493–497. https://doi.org/10.1002/capr.12385

​

[2] https://www.ipa.world/IPA/en/IPA1/Procedural_Code/Practice_Notes/ON_THE_USE_OF_SKYPE__TELEPHONE__OR_OTHER_VoIP_TECHNOLOGIES_IN_ANALYSIS_.aspx

​

​

İletişim

Arapsuyu, 7. Cd. No:8 Senar Residance

B Blok Kat:2 Daire:8

Konyaaltı/Antalya

+90 553 2808429

  • LinkedIn
  • Instagram

BaÅŸvuru

Teşekkürler, Başvurunuz Alınmıştır

Tüm Hakları Saklıdır © 2024 Nidus Psikoterapi Merkezi

bottom of page